Becerilerinin tamamlayıcı nitelikte olduğu ve bunları koordineli bir şekilde, bir işbirliği çerçevesinde birleştiren ortak bir amaç etrafında bütünleşmiş, eylemelerinden dolayı birbirlerine karşı sorumlu olan az sayıda kişiden oluşan bir yapıdır, bir örgütlenme biçimidir TAKIM.
Bir işletmede verimi ve kaliteyi arttıran en önemli unsurların başında Takım çalışması ve takımdaşlık ruhu gelmektedir. İşletmelerde çalışanlar arasındaki ruhu bütünleştirebilmek, çalışanlar arasında sinerji olgusunu yaratabilmek günümüz işletme yönetimlerinin olmassa olmazı haline gelmiştir. Bu duygu, kişilerde ekibin değerli bir parçası olduğunu keşfetmek için bir fırsat ve motivasyonu arttırmak için bir anahtar olacaktır.
Şirketlerde, ülkelerde, arkadaş gruplarında hatta aile kurumunda bireysel çalışmaların, başarıların ve gayretlerin yerini artık birlik, beraberlik, takım, ekip duygusu yaratan modeller almaktadır. Patron, genel müdür, lider ve çalışanlar verimlilik, kalite ve insan ilişkileriyle ilgili sorumluluğu beraber paylaşmaktadır.
Böylece birliktelik ve katkı sağlama çabaları topluluk içinde takımdaşlık kavramının yerleşmesini sağlamaktadır. Takımdaşlığın iş yaşamındaki yansımasına bakarsak; işletme sahiplerinin, yöneticilerin ve çalışanların, tüm enerjilerini, tecrübe ve birikimlerinin işletme geleceğini güvence altına almak ve işletmeyi ileriye taşımak için devreye sokmasıdır. Bir çalışanın, şirketi için elinden gelenin en iyisini yapmasıdır. Tabii ki bir takım olmanın sorumluluğunun bilincinde olması birinci koşul olmalıdır.
İyi bir Takımdaş;
- Çalıştığı firmaya ve yaptığı işe sahip çıkan.
- Yaptığı işe güvenen ve sürekli kendini geliştiren.
- Çalıştığı yerin hedeflerini bilen ve bu hedefler çerçevesinde çalışan.
- Sorumluluklarını bilen, sorumluluk sahibi.
- İletişime açık.
- Yaptığı hataları kabullenir ve kendini bu yönde geliştirir.
- Ürünün ya da hizmetin kalitesini korumak ve geliştirmek için çok büyük çaba gösterir.
- İç disipline ve otokontrole sahiptir.
- Görevini daima zamanında, doğru ve eksiksiz tamamlar.
- Yıkıcı değil yapıcı bir kişilik.
- Konuşkan, beyin fırtınasına katılımlı.
- Takımını sabote etmeyen.
- Yüksek egosunu yenebilmiş
İyi Bir Takım;
- Az sayıda kişi
- Birbirini tamamlayan beceriler
- Ortak amaç ve hedefler
- Ortak bir yaklaşımı benimsemek
- Birbirini önemsemek/ Dikkate değer bulmak
Takım oluşturmak ve takım ruhunu aşılamak isteyenler, önce çalışanlara vereceğiniz direktifleri, vizyonu ve taktik hedefleri tanımlamalı, sonra herkesin anlayabileceği bir şekilde aktarmalısınız. Birlikte hareket etmeyi özendirmeli ve teşvik etmelisiniz. Bunun için de öncelikle siz iyi bir takım lideri olmalısınız. Aslında burada karşımıza çıkan en büyük engel, Türk insanının yönetilmekten çok yönetmek istemesidir. Böyle olunca da Takımdaşlık burada daha başlamadan sekteye uğramış oluyor. Bir futbol takımında herkesin kaleci, bir savaşta herkesin komutan, bir işletmede herkesin genel müdür olamayacağı artık anlamalı, ülke insanı olarak, görevlerimizi paylaşmalı ve bu üzerimize düşen görevi en iyi şekilde nasıl yerine getirebiliriz diye düşünmeliyiz. Bu duygu değil midir ki, tüm Dünya’ya örnek bir Cumhuriyet armağan eden, bu duygu değil midir ki, kimsenin şans vermediği Galatasaray’ı UEFA ve Bursaspor’u Türkiye ligi şampiyonu yapan. Demek ki, arada sırada başarabildiğimiz Takım oyuncusu olma görevini, Takımdaş olma görevini, hayatımızın her alanına birey olarak, ülke olarak dağıtabilsek, işte o zaman gelir geçici başarılar değil, sürekli başarılar elde edebiliriz.